Bir çok sinema eleştirmeni için bugüne kadar yapılmış en iyi film. Sinema adına bir çok yeniliğin ilk kez bu filmde denendiği ve bu filmle birlikte yaygınlaştığı kabul edilir. Kamera açıları, ışık ve gölge kullanımı ve makyajları ile sinema için bir devrim niteliğindedir Citizen Kane.
Orson Welles, henüz 25 yaşında; hem yapımcı, hem yönetmen, hem senarist ve hem de oyuncu olarak çok çok başarılı. Citizen Kane'in yaşlı olduğu dönemleri oynarken, Orson Welles'in 25 yaşında olduğuna inanmak çok zor. bunda oyunculuğu kadar yapılan makyajın başarısı yadsınamaz.
Charles Citizen Kane, daha çocuk yaşta ailesinden(kendisinin rızası olmamasına rağmen) koparılan, 25 yaşında çok büyük bir mal varlığına kavuşan, büyük bir medya patronudur. her şeyi vardır, ama mutlu değildir(parayla saadet olmaz:)) çevresinde çok insan vardır ama gerçekte kimseyle dost değildir. çevresindeki herkese hükmetmeye çalışır. kendisini ilgilendiren konularda, mutlak karar verici olmak ister. örneğin; gazetenin başına geçtiğinde yayın ilkelerini kendi yazıyor. valilik seçimleri öncesinde, rakibinin seçimden çekilmemesi halinde gazetelerin kendisi hakkında aşağılayıcı yazılar yazacağını söylediği sahnede, Kane adeta kontrolünü kaybeder:''Gazeteler ben ne dersem onu yazar'' diye haykırır. Kane'in bu kadar hassas olmasının sebebi, çocukken annesinden koparılmasıdır diye düşünüyorum.
O zaman daha çok küçüktür ve kendi geleceği hakkında karar verecek güce sahip değildir. karşı çıkmaya çalışsa da onu istemediği ve hiçbir zaman sevemediği bir hayata sürüklerler. Çocukken kendisi adına karar alınması ile istemediği bir hayatı yaşamak durumunda kalan Kane, artık kimsenin kendisi adına kara almasına tahammül etmemektedir.
Kane mal varlığı olarak çok zengindir, ama hep bir şeylerin eksikliğini duymaktadır, hep bir arayış içindedir.(belki de bu yüzden dünyanın çeşitli yerlerinden heykeller alır.) Yaptığı hiçbir şeyden gerçek anlamda tatmin olmaz. Filmin sonuna doğru eşinin kendisini terketmesi ile, adeta deliye dönen Kane, sahip olduğu herşeyi yıkmak ister. bu arada cam küreyi görür. Bu cam kürenin, sallanınca içinde kar yağıyormuş gibi bir efekti vardır. Kane karlı bir yerde doğmuş ve çocukluğu burada geçmişti. cam küre onu çocukluğuna götürür. tam o anda ROSEBUD der. bir de öldüğü zaman son söz olarak ROSEBUD der, elinden cam küre düşer ve kırılır. bana göre bu küre onun çocukluğunu temsil ediyordu. Rosebud da anne-babası ile yaşayamadığı hayatını temsil ediyor.
FRAGMAN:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder