31 Aralık 2014 Çarşamba

Deux Jours, Une Nuit



Bu film için çok farklı yorumlar okudum. kimisi, kapitalizm eleştirisi, kimisi sistem eleştirisi yapılmış diyor. kimisi 90 dakikama yazık oldu çok sıkıcı ve gereksiz bir film diye yorum yapmış. Herkesin fikri kendine. Ben filmin sıkıcı olduğu fikrine katılmıyorum. Hem zaten her film de eğlenmek için izlenmez, o ayrı bir konu. Film izlerken sıkılabilirsiniz ama bu filmin kötü bir film olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki bu filmde ben sıkılmadım. Diğer yorumlara gelince;  kapitalizm, işsizlik ve sistem eleştirisi. Bu konulara ait bir takım değerlendirmeler yapılabilir. Ama bana kalınırsa yönetmenin derdi bu da değil. Yönetme esas olarak bir durum tespiti yapıyor. Depresyondaki bir kadının, depresyonla mücadelesi anlatılıyor.

Filmdeki Sandra (Marion Cotillard)'nın depresyona girmesine ne sebep olmuş onu bilmiyoruz. Bu önemli değil. Çünkü toplumda çok sayıda insan çeşitli sebeplerle depresyona girebiliyor. Önemli olan depresyonla nasıl baş edileceğidir. Filmde Sandra'nın depresyonla mücadelesinde ailesinden ve arkadaşlarından destek görmesi vurgulanmış. Özellikle eşinin fedakarlığı ve desteği çok net bir şekilde görülüyor. Bu destek depresyondaki bir insan için çok önemli olmakla birlikte asıl önemli olan, kişinin kendisinin göstereceği çabadır. Sandra iki gün, bir gecede tüm iş arkadaşları ile görüşüp kendisinin işe dönmesi için (kendi deyimi ile dilencilik yapmak) destek istemek zorundadır. Depresyondaki bir insan için bu çok zor durumdur. Daha önce de dediğimiz gibi eşinin ve arkadaşlarının desteği ile Sandra bir adım atıyor. Filmde tam da vurgulanmak istenen bu adımın atılmasıdır. Sandra'nın gösterdiği çaba işine geri dönmesi için yeterli olmuyor ama depresyondan bir nebze de olsa kurtulması ve geleceğe umutla bakması için yeterli oluyor.

Marion Cotillard çok başarılı bir oyunculuk ortaya koymuş. Depresyondaki bir insan ancak bu kadar iyi canlandırılabilir. Gülerken bile gözlerindeki hüznü görebiliyorsunuz.



Yapım                : 2014 - Belçika


FRAGMAN:






22 Aralık 2014 Pazartesi

Oblomov



  • İvan Goncharov'un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış çok iyi bir film.

    Oblomov, adeta tembelliğin kitabını yazmış bir karakter. Bulduğu her fırsatta uyumaktadır. Yürümektense durmayı, durmaktansa oturmayı, oturmaktansa uzanmayı, uzanmaktansa uyumayı tercih eder Oblomov. hiçbir iş yapmaz, yapacağım dediği işleri de erteler. Bu karakter Oblomovluk diye bir kavramın da doğmasına neden olmuştur. Oblomovluk aşırı tembelliğin en güzel ifadesidir. Oblomov aşırı tembel ama öte yandan çok iyi niyetli ve dürüst bir insandır.

    Oblomov'un hayatı Olga ile tanıştıktan sonra çok değişir. Olga'ya o kadar aşık olur ki o devamlı uyuyan adam, sabaha kadar yağmurun altında Olga'nın kapısında bekler, üstelik hiç şikayet ve sitem etmeden, halinden memnun bir şekilde. Gördüğüm en saf, en gerçek aşklardan biriydi Oblomov'un Olga'ya aşkı. Onun mutluluğu için kendini feda etmeye hazır ve gerektiğinde çekip gidebilen biridir Oblomov. Her büyük aşk gibi ne yazık ki Oblomov ve Olga aşkı da mutlu sonla bitmez.

    Filmin bir diğer önemli karakteri Andrei Ivanovich Stoltz'dur. Oblomov'la çocukluktan beri çok iyi arkadaş olan Stoltz, Oblomov'un tersine çok çalışkan, disiplinli ve enerjiktir.

    Oleg Tabakov, çok başarılı bir performans sergilemiş. Tüm sempati ve yeteneği ile Oblomov'u ete kemiğe bürümüş.Oblomov'u sanki ondan daha iyisi oynayamazmış gibi. çok yerinde bir seçim olmuş.

    Oskarlı Rus yönetmen Nikita Mikhalkov başarılı bir film ortaya koymuş. Aynı zamanda çok iyi bir oyuncu olan Nikita Mikhalkov keşke filmdeki Andrei Ivanovich Stoltz karakterini kendisi oynasaymış. Bu role çok yakışacağını düşünüyorum. Nikita Mikhalkov'dan bahsetmişken, O'nun sinema hakkındaki görüşlerinden bir kısmını burada paylaşmak istiyorum. Çünkü bu sözler ülkemizde, yaptıkları kaba komedilerle ve kazandığı paralarla, sinema yaptığını zanneden bir takım kişilere ders niteliğindedir. Mikhalkov şöyle der:
    ''Film çokmek çok zor bir olay. Ancak aptallar bu işi çok kolay yapabilir. Önemli olan, neden film yaptığınızın yanıtını bulmaktır. Eğer para kazanmak, belli bir düzeyde popülerlik elde etmek ve insanların beğenilerini kazanmak için film yapıyorsanız, bir gün yaptıklarınızdan utanabilirsiniz. Yönetmen, yenilgiyi başarıdan ayırt etmemli, yenilgiden de çok şey öğrenebilir.



Yapım                : 1980 - Rusya


20 Aralık 2014 Cumartesi

Yabancı Dilde En İyi Film Oscar Adayları



Akademi Yabancı Dilde En İyi Film Oscar adaylığı için yarışacak 9 aday filmi açıkladı. Aday adayı filmler arasında yer alan Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da Altın Palmiye ödülü kazanan Kış Uykusu filmi son dokuzda yer almadı. 83 yapım arasından seçilen liste, 15 Ocak'ta 5 filme indirilecek.

Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı Adayları:


-Ida (Polonya)
-Leviathan (Rusya)
-Turist / Force Majeure (İsveç)
-Timbuktu (Moritanya)
-Mısır Adası / Corn Island (Gürcistan)
-Wild Tales (Arjantin)
-Tangerines (Estonya)
-The Liberator (Venezuela)
-Accused (Hollanda)

17 Aralık 2014 Çarşamba

Kış Uykusu



Nuri Bilge Ceylan'ın, Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye (Palme D'or) ödülü aldığı muhteşem filmi. Film 3 saat 16 dakika, standart bir filme göre çok uzun sayılabilecek bir süre. Ancak film başladıktan sonra o kadar içine alıyor ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Bunda en önemli etken sanırım diyalogların çok ustaca yazılmış olması. Dünyaca ünlü bir çok edebiyatçıdan alıntılar göndermeler bulabilmek mümkün.

Filme her karakter ayrı bir derinliğe sahip. Her ne kadar Aydın Bey, filmin merkezinde olsa da diğer karakterlerin de her biri ayrı bir film konusu olacak kadar iyi tanımlanmışlar. Sözgelimi, Sarhoş ve işsiz abisine ve ailesine bakmak zorunda kalan Hamdi Hoca, eşinden boşanmış ama sıkıntılarından boşanamamış Necla, kendinden yaşça büyük ve anlayış olarak da çok farklı biri olan Aydın Beyle evlenen Nihal, Eşinin ölümü ile iyice yalnızlaşan Suavi ve diğerleri. Burada hemen belirtmeliyim ki her oyuncu rolünün hakkını fazlası ile veriyor. Başta Haluk Bilginer ve Melisa Sözen olmak üzere, oyunculuklar genel olarak çok başarılı. Bunda Nuri Bilge Ceylan'ın da etkisi büyük. İyi yönetmen oyuncusundan maksimum performans alabilen yönetmendir.

Uzun bir film olmasına rağmen gereksiz tek bir sahne, tek bir diyalog yok. Filmi herhangi bir yerde durdurursanız muhteşem bir fotoğraf karesi elde edersiniz. Işığın bu kadar başarıyla kullanıldığı film azdır. Özellikle Aydın Bey'in kız kardeşi Necla ile konuştuğu odadaki ışık, gölge ve oyuncuların kostümleri çok güzel bir uyum içinde.

Filmin toplam 200 saatlik çekim kaydı olduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Film, Nuri Bilge Ceylan tarafından ilk kurguda filmin süresini 4 saat 30 dakikaya daha sonrasında ise 3 saat 16 dakikaya düşürülmüş.



Yapım                :2014 - Türkiye, Fransa, Almanya


FRAGMAN:




8 Aralık 2014 Pazartesi

Efsane Filmlerin Kamera Arkası Görüntüleri

The Birds

Titanic

Rear Window

Matrix


The Godfather

Gladyatör

Django Unchained

Lord Of The Rings

Apocalypse Now

Jaws

One Flew Over the Cuckoo's Nest

The Shining

Notorious



A Clockwork Orange

Rosemary's Baby

To Kill a Mockingbird

West Side Story

Singin' in the Rain

Casablanca

Gone with the Wind

Leon
The Shawshank Redemption

Forrest Gump

La vita è bella