28 Eylül 2015 Pazartesi

Luo Ye Gui Gen (Getting Home)



Görüp görebileceğiniz en farklı en iyi yol filmlerinden biri. Farklı memleketlerden gelmiş, aynı inşaatta çalışan iki arkadaştan biri ölünce, diğeri onun memleketinden uzak bir yere gömülmesine razı olmaz ve birbirlerine verdikleri söz gereği olarak cenazesini, memleketine, ailesine götürmeye karar verir. Böylece oldukça enteresan bir yolculuk başlar. Yolculuk için ayırdığı parayı çaldıran kahramanımız, parasız pulsuz, çok uzun ve meşakkatli bir yolu göze almak zorundadır. Film bu iki arkadaşın yolculuğunu konu edinmiştir. 

Yol boyunca farklı insanlarla karşılaşırlar. Trajikomik olayların ortasında kalırlar. Filmin ilk yarısında daha çok komedi unsurları ön planda iken, ikinci yarısında drama tarafı ağır basar. Filmde bir çok duygu başarıyla işlenmiştir. Dostluk, ahde vefa, aile bağları(arıcılık yapan aile), Yalnızlık(onca mal varlığına rağmen kimsesi olmayan, düzmece cenaze merasimi düzenleyen yaşlı adam), memleket hasreti(kuaför kız), aşk (kahramanımız ve oğlunu üniversitede okutan kendisi sokaklarda perişan yaşayan kadın arasındaki duygusal yakınlaşma, bir de yolda görüp aşık olduğu kadına kavuşmak için 3000 km yol yapan ve bir 3000 km daha yol yapmayı göze alan kamyoncunun aşkı) ...

Film kartpostallık görüntüler sunar. Bu görüntülere güzel müzikler eşlik eder. Ayrıca başarılı oyunculuklar da filmin bir diğer artısı.




 ,   ,   ,   ,  
Yapım                : 2007 - Çin, Hongkong

FRAGMAN:


22 Eylül 2015 Salı

Ben O Değilim



Son dönem Türk Sinemasının dikkat çeken yönetmenlerinden Tayfun Pirselimoğlu'nun yazıp yönettiği, farklı senaryosu ile dikkat çeken başarılı bir yapım.

Nihat, 50 yaşlarında, hiç evlenmemiş, yalnız yaşayan bir adamdır. Bir hastanenin mutfağında çalışmaktadır. Yalnız yaşayan Nihat'ın son derece monoton bir hayatı vardır. Hayatına renk katacak, heyecan getirecek hiç bir şey yoktur. Adeta yaşam sevincini yitirmiş olan Nihat, gelecekten de çok umutlu değildir. Nihat'ın çalıştığı yerde Ayşe adında genç bir kadın vardır. Kocası hapiste olan Ayşe, Nihat'a yakınlık göstermeye başlar. Nihat,  önceleri  uzak durmaya çalışsa da, zamanla Ayşe'ye karşı ilgisiz duramaz ve O'nun yemek teklifini kabul ederek evine gider. Ayşe, Nihat'ı bir yabancıyı karşılar gibi değil de eşini karşılar gibi eve buyur eder. Normalde eve ilk kez gelen birini karşılarken onu oturma odasına alıp ''şöyle geçin, şuraya oturun'' şeklinde oturacak yer gösterilir. Ancak Ayşe Nihat'a sadece buyur der. Adeta ''ev senin zaten, istediğin yere oturursun'' der gibidir. Nihat salona geçip bir koltuğa oturunca, duvarda bir fotoğraf fark eder. Fotoğrafta Ayşe eşiyle(Necip) birlikte görülmektedir. Fotoğrafta dikkat çeken husus ise, Neip'in Nihat'a, aynı yumurta ikiziymiş gibi benzemesidir (Nihat'ın bıyıksız ve gözlüklü hali). Ayşe'nin Nihat'a olan ilgisi bu benzerlikten mi ondan da emin değilim.

Bir süre birlikte yaşamaya başlayan Nihat ile Ayşe zamanla gayri resmi karı koca gibi olmaya başlarlar. Nihat git gide Ayşe'nin kocası Necip'in yerini alır; Onun arabasını kullanır, onun evinde ve onun eşiyle birlikte yaşamaktadır. Ayşe'nin beklenmedik, gizemli ölümü ile Nihat tamamen Necip'in yerine geçer. Bıyıklarını keser, gözlük takar, eski işinden ayrılır. Hiç bir umut beklemediği geleceğini bir tarafa bırakarak, bir anlamda kendi kaderini bir tarafa bırakarak Necip'in kaderini yaşamaya başlar. Bu haliyle film bana, Michelangelo Antonioni'nin The Passenger (Yolcu)  filmini hatırlattı. Nihat neden Necip olur? Belki kendi hayatından tat almaması, gelecekten umutsuz olması... Bana sorarsanız; Nihat da neden Necip olduğunu bilmiyor. Nihat'a sorsalar muhtemelen ''bilmiyorum, öylesine'' der geçer. 

Ercan Kesal, aslen doktor olup ellisinden sonra sinemaya geçmiş, yazdığı senaryoları ve oyunculuğu ile sinemaya katkı sağlamaya devam ediyor. Benim favorim, Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadoluda filminde canlandırdığı muhtar karakteri olsa da Kesal bu filmde de çok başarılı. Ayşe rolünde de Maryam Zaree oldukça başarılı.

Ben O Değilim, İstanbul Film festivalinde en iyi film ve Roma Uluslarası film Festivalinde en iyi senaryo ödülü dahil bir çok ödül almıştır.



Yapım                : 2014 - Türkiye

FRAGMAN:


21 Eylül 2015 Pazartesi

22. Uluslararası Altın Koza Film Festivali




14 – 20 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 22. Altın Koza Film Festivalinde ödüller sahiplerini buldu. Çatışma ortamı nedeniyle açılış ve kapanış programı iptal edilen festivalde, ödüller Adana’da düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.



İşte Kazananalar:

  • En İyi Film: Abluka (Yönetmen: Emin Alper)
  • Yılmaz Güney Ödülü: Kar Korsanları (Yönetmen: Faruk Hacıhafızoğlu )
  • En İyi Yönetmen: Tolga Karaçelik (Sarmaşık)
  • En İyi Senaryo: Senem Tüzen (Ana Yurdu)
  • En İyi Kadın Oyuncu: Nihal Koldaş (Ana Yurdu)
  • En İyi Erkek Oyuncu: Nadir Sarıbacak (Sarmaşık)
  • En İyi Müzik: Demircan Demir (Kasap Havası)
  • En İyi Görüntü Yönetmeni : Vedat Özdemir (Ana Yurdu) – Türksoy Gölebeyi (Kar Korsanları)
  • En İyi Sanat Yönetmeni: İsmail Durmaz (Abluka)
  • En İyi Kurgu: Osman Bayraktaroğlu (Abluka)
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Hülya Böceklioğlu (Yarım)
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Özgür Emre Yıldırım (Eksik)
  • Türkan Şoray Umut Genç Veren Kadın Oyuncu: Ece Yüksel (Nefesim Kesilene Kadar)
  • Umut Veren Genç Erkek Oyuncu: Berkay Ateş (Abluka)
  • Jüri Özel Mansiyon Ödülü: Ece Atay (Yarım)
  • SİYAD En İyi Film Ödülü: Ana Yurdu – Senem Tüzen
  • Film – Yön En İyi Yönetmen Ödülü: Senem Tüzen – Ana Yurdu

20 Eylül 2015 Pazar

Theeb




Naji Abu Nowar'ın hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yaptığı, etkileyici bir anlatıma sahip güzel bir film. Hikaye 1916 yılında geçiyor. Theeb ve abisi Hüseyin bir Arap kabilesinde günlük hayatlarını yaşamaktadırlar. Bu rutin yaşamları, bir gün kabileye gizemli bir İngiliz subayın gelmesi ile bozulur. İngiliz subay, yapacağı yolculukta kendisine mihmandarlık(rehberlik) yapması için kabileden bir adam ister. Kabilenin ileri gelenleri Theeb'in abisi Hüseyin'i bu iş için görevlendirirler. Yolculuk başlar. Theeb de gizlice onları takip eder. Theeb'i fark ettiklerinde kabileden iyice uzaklaşmışlardır ve mecburen Theeb'i de yanlarına alırlar. Fakat yol tehlikeler ve tuzaklarla doludur. Film temel olarak bu yolculuk sırasında yaşanan olayları konu edinmiş. Çöl ortasında, bir başlarına hayatta kalmaları çok zor iki insan; biri çocuk(Theeb) diğeri yaralı bir adam. Yaralı olan adam Theeb'in abisi Hüseyini öldürmüş bu sebeple ikisi aslında birbirlerine düşman ama hayatta kalmak için birbirlerine ihtiyaçları var. Bu durum filmde başarıyla anlatılıyor.

Çölde deve sırtında yapılan yolculukta, çöl şartları çok iyi yansıtılmış. Sıcak hava, su sıkıntısı başarıyla aktarılmış. Filmin temposu, oluşturduğu atmosfer çok başarılı. Ayrıca silahlı çatışma sahneleri çok başarılı çekilmiş.

Doğrusu filmi izlemeden önce bu kadar iyi bir film beklemiyordum. Beklediğimden çok daha iyi bir film olmuş Theeb. Oyunculuklar çok başarılı, müzikleri çok güzel. Yalnız filmin sonunu beğenmedim. Daha iyi bağlanabilirdi.

Film, 71. Venedik Film Festivalinden en iyi yönetmen ödülü almış.



Yapım                : 2014 - Birleşik Arap Emirlikleri

FRAGMAN:


13 Eylül 2015 Pazar

72. Venedik Film Festivali


72. Venedik Film Festivali sona erdi, ödüller sahiplerini buldu. Jüri üyeleri arasında Nuri Bilge Ceylan'ın da olduğu festivalde Emin Alper'in yönettiği ikinci uzun metrajlı filmi Abluka filmi, gençlik jürisinin verdiği Arca CinemaGiovani ve Jüri özel ödülünü kazandı. Festivalde Altın Aslan ödülü ise büyük sürprizle Venezuelalı yönetmen Lorenzo Vigas'ın ilk filmi Desde allá (From afar)'ya verildi.

İşte Kazananlar:
  • Altın Aslan - En İyi Film: Desde allá (Lorenzo Vigas)
  • Gümüş Aslan - En İyi Yönetmen: Pablo Traperon ( El Clan)
  • Jüri Büyük Ödülü: Anomalisa, (Charlie Kaufman & Duke Johnson)
  • Jüri Özel Ödülü: Abluka  (Emin Alper)
  • Osella - En İyi Senaryo Ödülü: Christian Vincent, L'hermine
  • Volpi Cup - En İyi Erkek Oyuncu: Fabrice Luchini, L'hermine
  • Volpi Cup - En İyi Kadın Oyuncu: Valeria Golino, Per amor vostro
  • Geleceğin Aslanı - En İyi İlk Film: The Childhood of a Leader, Brady Corbet






3 Eylül 2015 Perşembe

Kes


Ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach'ın yönettiği, 1969 yapımı enfes film.

Billy, sorunlu bir ailede büyümektedir. Baba evi terk etmiş, anne ve özellikle de abisi Billy'e karşı oldukça ilgisizdirler. Billy aile sevgisi ve şefkatinden mahrum büyümektedir. Bu durum Billy'nin okulunu da olumsuz etkilemektedir. Okulda derslerine karşı ilgisiz olup ayrıca arkadaşlarının ve öğretmenlerinin aşağılamalarına maruz kalır. Tam bir çıkmazda olan Billy, bir gün bir kerkenez yuvası görür ve oradan bir şahini alıp eğitmeye karar verir. Bu billy için bir çıkış yolu olur. Kendi yarattığı imkanlarla şahin yavrusunu besler ve eğitmeye başlar. Onun için en önemli uğraş artık eğitmeye çalıştığı şahinidir. Bu yolda önemli bir mesafe kateder. Bu uğraş sayesinde Billy bir karakter kazanmaya, kendine güven duymaya başlar. Okulda, öğretmeni Billy'i tahtaya kaldırıp, bir olgudan bahset dediği bir sahne vardır. Billy burada, eğitmeye çalıştığı şahinden bahseder. Arkadaşları ve öğretmeni ilgi ile Billy'i dinlerler, sorular sorarlar. Billy onların ilgisi ve meraklı soruları ile daha da coşkulu anlatır. Bu sahne, Billy'nin hem arkadaşları hem de öğretmeni tarafından ciddiye alınmış olması sebebiyle önemlidir.

Billy, abisi ile devamlı didişme halindedir. Bir sebepten Billy'e çok sinirlenen abisi Billy'i bulamayınca hırsını,  şahininden alır. Billy, abisinin öldürdüğü şahinini gömerken, tüm yaşama sevincini, umutlarını da gömer gibidir.

Filmde futbol maçı oynan bir bölüm var ki, filmin genel atmosferinden tamamen farklı, daha çok komedi unsurlarının ön planda olduğu çok keyifli bir bölümdür. Bu bölümün yıldızı, beden eğitimi öğretmeni rolündeki Brian Glover'dir. Öğrencilere özellikle de Billy'e karşı son derece sert bir öğretmen profili çizmesine rağmen çok  komik bir karakterdir. İki takım kurup, kendisinin bir takımda oynadığı, aynı zamanda hakemlik yapıp bütün kararları kendi takımı lehine vermesi, öğrencilerle didişmeleri izlemek çok keyifliydi. Maçtan sonra duş yapmadan gitmeye çalışan Billy'i, zorla duşa sokup, kapıya iki öğrenci dikip çıkmasını engellediği ve soğuk suyla duş aldırdığı sahne bile çok komikti. Bu film sadece bu futbol bölümü için bile izlenmeye değer. 

Kes filmi, oluşturduğu atmosferi, müzikleri ve başarılı oyunculukları ile Ken Loach2ın en sevdiğim filmidir. 



Yapım               : 1969 - İngiltere


FRAGMAN: