7 Haziran 2016 Salı

Amores Perros



Orijinal adı Amores Perros olan 2000 yılı yapımı Meksika filmi. Sinemaseverlerin son yıllarda, özellikle ödül törenlerinde adını sıkça duyduğu Alejandro González Iñárritu'nun ilk uzun metrajlı filmi. Bilindiği üzere Alejandro González Iñárritu 2015 yılında Birdman ile 2016 yılında da The Revenant ile en iyi yönetmen oscarı ödülünü kazanmıştır. Daha ilk filmi olmasına karşın, yönetmenin ilerde ne kadar önemli filmler yapacağının belirtilerini bu filmde görmek mümkün. Filmin oyuncu kadrosunda Gael Garcia Bernal dışında dünyaca tanınmış bir oyuncu yok. Ama oyunculuklar çok başarılı. Her oyuncu rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Özellikle Octavio rolünde Gael Garcia Bernal muhteşem bir performans sergiliyor. Filmin 2001 yılında hem Oscar hem de Altın Küre adaylığı bulunuyor. Bunların dışında da filmin önemli festivallerden almış olduğu 30'dan fazla ödülü bulunmaktadır. Çoğu sinemasever bu filmi, Meksika'nın Pulp Fiction'ı olarak görse de, Pulp Fiction'da ön planda olan şiddettir. Bu filmde de şiddet olmasına rağmen ön planda olan dramdır. Film Alejandro González Iñárritu’nun ölüm üçlemesinin ilk filmi olup, üçlemenin diğer iki filmi 21 Grams ve Babel’dir.

Filmin konusu kısaca şöyledir;

1. Bölüm (Susanne ve Octavio): Octavio, annesi, abisi, abisinin eşi Susanne ve küçük yeğeni ile aynı evde yaşamaktadır. Octavio ile Susanne arasında yasak bir ilişki vardır. Octavio’nun en büyük hayali para kazanıp Susanne ile kaçmaktır. Para kazanmak için, köpek dövüşlerinde köpeğini yarıştırır.

2. Bölüm (Valeria ve Daniel): Daniel evli iki çocuk sahibi, sosyo-ekonomik olarak yüksek statüye sahip bir adamdır. Valeria ise şöhret sahibi bir mankendir. Daniel, Valeria ile yaşamak uğruna ailesini terk eder. İkili mutlu bir birliktelik yaşayacağız derken, meydana gelen bir trafik kazası sonucu Valeria bacağını kaybeder. Şimdi ikiliyi zor bir dönem beklemektedir. 

3. Bölüm (Maru ve El Chivo): El Chivo, bir üniversitede hoca iken ve daha yeni baba olmuşken, daha iyi bir dünya uğruna ailesini terk edip gerilla olur. Yakalanıp hapse atılır. Hapiste iken, kızı Maru’nun O’nu öldü bilmesi konusunda eşi ile anlaşır. El Chivo hapisten çıktıktan sonra evsiz gibi yaşamakta, çöplerden beslenmektedir. Ayrıca bir polisle anlaşıp, polisin kendisine bulduğu müşterileri için tetikçilik yapmaktadır. En büyük hayali, kızı Maru’ya yaşadığını duyurmak ve O’na kavuşmaktır.

Amores Perros filminde, her biri kendi başına bir film olacak kadar çarpıcı, birbirinden farklı üç hikaye anlatılmaktadır. Bu üç hikayede oyuncular farklı, mekanlar farklı, oluşturulan atmosfer farklı. Iñárritu hikayeleri paralel anlatmıyor; üç bölüm halinde sırasıyla hikayeleri izliyoruz. Üç hikayenin de ortak noktası, meydana gelen bir trafik kazasıdır. Yönetmen, mükemmel bir kurgu ile bu birbirinden bağımsız üç hikayeyi bu trafik kazasıyla başarıyla birleştiriyor. Bu kaza dışında da hikayeler yer yer kesişirler. Örneğin ilk hikaye anlatılırken ikinci ve özellikle de üçüncü hikayeden bazı bölümler gösterilir. Daha önce de dediğim gibi, hikayelerdeki karakterler farklı, oyuncular farklı, mekanlar farklı. Birinci hikaye bitip ikici hikayeye geçince, bir anda farklı bir atmosfere giriyorsunuz. Bu yeni girdiğiniz atmosferde anlatılan hikayeye kendinizi kaptırıyorsunuz. Bir zaman sonra birinci hikayede geçen olayları, kişileri unutuyorsunuz. Adeta yeni bir film izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Aynı şey ikinci hikayeden üçüncü hikayeye geçince de oluyor. 

Alejandro González Iñárritu, aynı şehirde, birbirinden farklı kaderleri olan insanların hikayelerini başarıyla aktarıyor. Aynı şehrin farklı mekanlarında yaşayan, birbirlerinden haberleri olmayan, farklı sosyo-ekonomik statülerdeki insanların benzer dramlarını izliyoruz. Hikayeler farklı olsa da, aşklar, hayal kırıklıkları ve paramparça olmuş hayatlar ortaktır. Daha iyisini bulma umuduyla yola çıkıp, elindekileri kaybetmek, üç hikayenin de ana temasını oluşturur. Ve tabi ki köpekler. Her üç hikâyede de köpekler çok önemli bir yer tutar, adeta hikayelerin birer parçasıdırlar. Filmin bir yerinde de denildiği gibi; ''köpekler sahiplerine benzer.'' Bu filmdeki köpekler de sahiplerine oldukça benzemektedirler.

Paramparça Aşklar ve Köpekler, izlediğim en iyi filmlerden biri. Kamera kullanımı, çekim açıları, her sahneye uygun müzikleri ve başarılı oyunculuklarıyla unutulmaz filmler arasında yer alır. Hala izlemediyseniz, hiç vakit kaybetmeden izleyin derim, pişman olmayacaksınız.

Filmde akılda kalıcı çok iyi replikler var. Yazımızı bunlardan biri ile bitirelim;

''Tanrıyı güldürmek istiyorsan, O'na planlarından bahset''


Yapım                : 2000- Meksika

FRAGMAN:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder