Sinemada müzik çok önemli bir rol oynar. Müzik çoğu filme bir derinlik ve anlam bütünlüğü katar. Bazı filmlerde müzik o kadar önemlidir ki filmi tamamlayan asıl öğelerden biri hatta filmin önemli bir karakteri, bir oyuncusu olur. Bu filmlerden müzik çıkarılırsa geride film adına pek bir şey kalmaz. Burada bahsedeceğimiz filmler, film müzikleri ile akıllarda yer etmiş filmler değil. Örnek olarak ''Bir Zamanlar Amerikada'', ''iyi, Kötü, Çirkin'',''Titanic'', ''Leon'' Krzysztof Kieslowski'nin neredeyse tüm filmlerinin müziklerini yapan Zbigniew Preisner'in müziklerini yaptığı filmler, Türk Sinemasından ''Selvi Boylum Al Yazmalım'' gibi filmler bu kapsamın dışındadır. Burada ölçü, müziğin filmin konusu ile direkt bağlantılı olması ve yukarıda da dediğimiz gibi, filmden müzik çıkarılınca filmin eksik kalması. Sözkonusu filmler uzun bir liste oluşturur ama biz bir kaçını örnek olarak vereceğiz.
ONCE:
İrlandalı müzik grubu The Frames’den Glen Hansard’ın başrolde oynadığı film, çok düşük bütçeli ama bir o kadar da samimi bir yapım. 2006 yılının En İyi Müzik Oskarı'nın da sahibi. Albüm yapma hevesinde olan Dublinli bir adamla göçmen bir kızın olaylı bir haftasını anlatan Once, bu ikilinin bu zaman dilimi içinde şarkılarını yazmalarını, provalarını yapmalarını ve şarkılarını kaydetmelerini mütevazı ve içten bir şekilde aktarıyor. Yönetmeni John Carney.
BEGİN AGAİN:
Yönetmen John Carney'in bir diğer müzik konulu filmi Begin Again. Filmde ünlü olan (müzisyen)sevgilisinden ayrılan ve bu sebepten çok mutsuz olan Gretta'nın, şans eseri tanıştığı bir yabancının yardımıyla müzik konusunda hayallerini gerçekleştirmeye çalışması konu ediliyor. Keira Knightley ve Mark Ruffalo baş rolleri paylaşıyor.
THE LEGEND OF 1900:
Ünlü İtalyan yönetmen Giuseppe Tornatore'nin yönettiği Tim Roth ve Pruit Taylor Vince'in baş rol oynadığı filmde, tüm hayatı bir transatlantikte geçen ve hiç karaya ayak basmamış bir adamın hikayesi anlatılır. Kahramanımız gemide bulduğu piyano ile müziğe ilgi duymaya başlar.Zamanla piyanoda çok ustalaşır. Özellikle filmdeki piyano düellosu muhteşemdi.
THE BROKEN CİRCLE BREAKDOWN:
Felix Van Groeningen'in yönettiği filmde; Elise ve Didier farklılıklarına rağmen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Birbirlerini hayranlıkla dinlemektedirler. Didier romantik bir ateist, Elise ile gerçek bir dindardır. Ne zaman ki kızları ciddi bir hastalığa yakalanır, o zaman aşklarını yargılamaya başlarlar. Bu filmde müzikler o kadar iyi ki filmden sonra da ara ara açıp dinlemek istersiniz. Özellikle ''ıf ı needed you'' şarkısı.
İNSİDE LLEWYN DAVİS:
Coen Kardeşler'in yine bir dönem dramasına imza attıkları Inside Llewyn Davis, 1960'lı yılların New York'unda geçiyor. 1960'lı yılların başında Greenwich Village, folk müziğin devrimine sahne olur. Film ünlü folk sanatçısı Dave Van Ronk'un hayatından ilhamla yola çıkarak, dönemin müzik piyasasında yaşananları ünlü sanatçılar Bob Dylan, Joan Baez ve Joni Mitchell eşliğinde beyazperdeye taşımakta.
AUGUST RUSH:
Yetenekli ve karizmatik İrlandalı gitarist ile genç ve güzel çellist New York'taki Washington Square'de karşılaşırlar, ancak bu sıradan bir gece değildir. Büyülü anlar yaşayan ikili bir süre birbirlerinden ayrı düşeceklerdir. Ancak onları ufak bir çocuk bir araya getirecektir: Küçük bir yetim olan August Rush sokaklarda kendi müziğini yapmakta ve sihirli bir güç tarafından korunmaktadır. Yönetmenliğini Kristen Sheridan'ın yaptığı filmde Freddie Highmore, Keri Russel, ve Jonathan Rhys Meyers önemli rolleri paylaşıyorlar.
WİPLASH:
Prestijli müzik okulu Shaffer'da 1. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Andrew Neiman (Miles Teller), hırslı bir davulcudur ve günün birinde efsaneler arasına girmeyi hayal etmektedir. Buranın en önemli orkestrasının şefi ise Terrence Fletcher (JK Simmons) adında, oldukça katı eğitim prensipleri uygulayan bir müzisyendir. Günün birinde Neiman'ın yeteneği Fletcher tarafından farkedilir ve okulun ana orkestrasına alınır. Fletcher'ın gözüne girebilmek için insanüstü bir çalışma sergileyen, ailesini ve özel hayatını bile bir kenara atan Neiman ile Fletcher'ın arasında tansiyonu hiç düşmeyecek bir öğretmen-öğrenci ilişkisi başlayacaktır. Yönetmen Damien Chazelle.
RAY:
Ray, kendi halinde yaşayıp giden, hayalleri olan küçük bir çocuktur. Yaşadığı oldukça trajik bir olay sonucunda hayatına kör olarak devam etmek zorunda kalır. Yaşadığı bu acıya rağmen hayata dair umudunu kaybetmez ve yepyeni, taze hayallerle hayat yolculuğuna devam etmeye karar verir. Ray, karşısına çıkan engellerle savaşacak ve dünyanın en önemli müzisyenlerinden biri haline gelecektir. Küçük Ray, hem adıyla hem de soyadıyla tanınan Ray Charles olacaktır. Taylor Hackford'un yönettiği filmde Ray'i Jamie Fox oynamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder