19 Haziran 2014 Perşembe

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Aferin bize !...



Ender'in bir gece yarısı Çetin'e yazdığı mektup:

''Çetin, Sevgili Dostum,
düşünüyorum da, seninle hiç tanışmamış olsaydık ben ne olurdum? Nasıl bir Ender olurdum? Sen farklı bir okulda farklı bir semte ya da Ankara değil de farklı bir şehirde olsaydın, benden çok önce veya çok sonra doğmuş olsaydın ve ben senin varlığından bile haberdar olmasaydım ne olurdu? Ben yine böyle bir Ender olabilir miydim? Hiç sanmıyorum Sevgili Dostum hiç sanmıyorum. Bir Ender olurdu; belki daha fakir belki daha zengin, belki kitap çevirmenliği değil de çok farklı bir meslek sahibi bir Ender. İçinde Ben olmayan bir Ender. Eğer bugün Ender olarak bir anlam ifade ediyorsam, bu senin bana kattığın değerdir. Söylediklerimi hatta sustuklarımı bile senin gibi kim anlayabilir ki. Bazen beni benden daha iyi anladığını düşünüyorum. Çetin, sen hayatımda önemli bir yer tutmuyorsun, sen hayatımın tam ortasındasın. benim dünyam senin etrafında dönüyor (dur hemen sinirlenme, göbeğinden bahsetmiyorum.) Eğer sen olmasaydın, hayatımda büyük bir boşluk olurdu, hep bir şeyler eksik kalırdı. İşin garip tarafı, bu boşluğun ne(sen) olduğunu bile bilemezdim. Günümüz çoğu insan gibi; ne yaparsam yapayım, bir tatminsizlik, bir eksiklik hep olacaktı.

Sevgili Dostum, sen şimdi yan odada yatıyorsun. O kocaman göbeğin her nefes alıp verişinde inip kalkıyordur. Bana bu gece ne oldu bilmiyorum ama seninle sohbet etmek istedim. Bu mektubu da onun için yazıyorum. Çünkü sana mektup yazarken seninle konuşuyormuşum gibi geliyor bana. Bu eskiden de hep böyleydi. Komik olan da bu mektubu yarın sana elden vereceğim. (buraları okurken bana kızacaksın, ''Abi, madem konuşmak istiyordun uyandırsaydın ya'' diyeceksin. Cevabımı bildiğin için de konuşmana ara vermeden ''seninle sohbet etmek varken ne zaman uykuyu tercih ettim ben?'' haklısın Çetin, az sabahlamadık seninle sohbetlerimizle. Ama senin yorgun, kızarmış gözlerle işe gitmene gönlüm razı gelmez biliyorsun.)

Galiba bu gece benim bu melankolik halim, Ahmet Kaya'nın radyoda Ah Ulan Rıza şiirini okumasıyla başladı. Her dinlediğimde seni hatırlatır bana ve çok kederlenirim. ''o kocaman gövdene o beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler'' Hayır hayır, bunları düşünmeme çok saçma. şiirde iki arkadaşın hikayesi anlatılıyor, bize benzemeyen. Ve sen Rıza değilsin. Sen benim sevgili dostum Çetinsin. benim bu efkarlı halim yarın devam ediyor olsa anında dağıtacak olan biricik dostum. Ahmet Kaya ''Ah ulan Rıza ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki benim en kral arkadaşımdın'' dediğinde peşinden tekrarlarım '' Ah ulan Çetin, ara sıra gıcıklaşırsın ama inan ki benim en kral arkadaşımsın.
   Dostun; ENDER

             NOT: Yukarıdaki mektup ne kitapta ne filmde yer alıyor. önce filmi sonra kitabı sonra tekrar filmi izleyince o kadar doldum ki böyle bir mektup yazdım, Ender'in Çetin'in ve Barış Bıçakçı'nın hoşgörüsüne sığınarak

reçel-peynir dengesi
                                                                                                                     

Bizim Büyük Çaresizliğimiz, çok değerli bir arkadaşlığı gözler önüne seren güzel bir film. Orson Welles tarafından sinemaya uyarlanan Dava (Kafka) filmini saymazsak hiçbir film (izlediğim birkaç roman uyarlaması filmlerden bahsediyorum) uyarlandığı romanın gücüne ulaşamaz. Bizim Büyük Çaresizliğimiz filmi de Barış Bıçakçı'nın romanın verdiği hazzı vermiyor. Ama Ender ve Çetin'in dostluğuna dair güzel mesajlar vermeyi başarıyor. İlker Aksum ve özellikle Fatih Al çok çok iyiler. Ben kitap kadar olmasa da filmi beğendim.

İtin Olayım Kaptan Abi

Filmin en güzel sahnelerin biri; Çetin ile Ender'in tatil yolunda birlikte söyledikleri ''İtin olayım kaptan abi'' şarkısı. İşte o kısa şarkının sözleri:


İtin olayım kaptan abi,

Paçanda yaşat beni.

Muavin!  muavin!

Kaptan kızar ben susarım,

Nereye girse yanındayım.

Muavin!  muavin!

Yollar toz biz dumanız,

Denize kadar hiç durmayız

Barış Bıçakçı'nın Bizim Büyük Çaresizliğimiz romanı, erkek dostluğu üzerine yazılmış en güzel romanlardan biri. Seyfi Teoman (kendisini rahmetle anıyorum) bu güzel romanı başarıyla sinemaya uyarlamış. ikisine de sonsuz teşekkürler.




 ,   ,   ,   ,  
Yapım                 : 2011 - Türkiye



FRAGMAN:




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder